Kadın ressamlar İzmir'de

Kadın ressamlar İzmir'de

Hürriyet, 27.04.2010 18:30:00

1970 yılında kadın ressam Naciye İzbul önderliğinde kurulan, Türkiye’nin ilk kadın sanatçı derneği Ankara Kadın Ressamlar Derneği, İzmir İş Sanat’a konuk oluyor.

İzmir İş Sanat’taki sergiye suluboyadan, yağlıboyaya; figüratiften imgesele; portreden pastorale geniş bir yelpazede toplam 39 kadın ressam 39 eserle katılıyor.



Sergiye katılan ressamlar; Suna Özalkan, Zeynep Türkmen, Niyal Kısacıkoğlu, Necla Veyseloğlu, Yurdanur Özdinç, Yüksel Tansel, Bilge Amcaoğlu, Çiğdem Güler, Emel Gülsoy, Kudret Güney, Ayten Timuroğlu, Sevinç Seles, Meral Onay, Handan Özgen Erben, Levent Benli, Nurten Ercan Cudrains, Selma Hoşal, Kamer Kurdoğlu, Ayşe Zerin Yetiş, Ayşe Arkün, Sevgi Yüceler, Filiz Nalçacı, Nihal Eken, Yasemin Coşkun, Ülker Emmez, Feyza Çol, Asuman İnceayan, Ayşe Ergül, Ayşe Saray, Meral Erkan, Filiz Uzgören, Ayşe Bilge, Coşkun Aslan, Sevgi Aybek, Aydan Özbalkan, Evin Kırca, CANAN TÖRELI, Mürvet Uragan, Hayrinüsa Çiftçi ve İnci Duygulu...



Bugün 120 kadar katılımcısı olan Ankara Kadın Ressamlar Derneği, her yıl Ankara’da açtığı geleneksel serginin yanı sıra yurt içinde ve yurtdışında açtığı sergilerle aktif olarak çalışmalarına devam etmektedir.



Ankara Kadın Ressamlar Derneği Sanatçıları’nın resim sergisi 4-22 Mayıs tarihleri arasında İş Sanat İzmir Galerisi’nde ziyaret edilebilir.

3-9 Mayıs 2010, SDK YURT SERGİLERİNİN ilki… GAZİANTEP SERGİSİ!

Sanatçı Kadınlar Derneği Ankara sınırlarını aşıyor! 2010 yılından itibaren arzuları yurdun çeşitli şehirlerinde sanatseverlerle buluşabilmek. "Sanatsal etkinliklerle kültürel açıdan zenginleştirilmiş bir toplum düşlemek derneğimiz etkinliklerinin itici gücünü oluştumaktadır" diyen Canan Töreli, bu düşüncelerle Yurt Sergileri dizisinin ilkini 3-9 Mayıs 2010 tarihlerinde Gaziantep’te gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Sanatçının sergide yer alan iki portre çalışmasını aşağıda bulabilirsiniz.

Aynı dönem çalışmış olduğu çarpıcı bir portre daha:

Sanatçı Kadınlar Derneği SERİGRAFİ SERGİSİ

Sanatçı Kadınlar Derneği bizi hayran bırakmaya devam ediyor. Şimdiye kadar düzenledikleri sergilerden bambaşka ve şaşırtıcı bir sergiyle, 6-11 Nisan tarihlerinde, TBMM Mustafa Necati Kültür Evi’nde sanatseverlerle buluştular. Tuvale yağlı boya veya akrilik, ya da heykel çalışmalarıyla tanıdığımız sanatçı kadınlar, bu sefer yepyeni bir teknikle karşımıza çıktılar. Bu güzel serigrafi sergisinde, Canan Töreli’nin iki eseri yer aldı.

___________________________

Sanatçı Kadınlar serigrafi sergisinde bir arada

Parlamenterler Birliği Başkanı Sn. Hasan Korkmazcan' nın konuşmasını dinlerken

Aynı sergide, serigrafilerinden birinin yanında

Sergi salonundan genel görünüm

TBMM Mustafa Necati Kültür Evi, Ankara

Aynı dönem çalışmış olduğu diğer serigrafileri aşağıda bulabilirisiniz :

Kum Sanat 2010 Resim Sergisi

Kum Sanat 2010 Resim Sergisi, T.C. Ziraat Bankası Mithatpaşa Kültür Merkezinde, Kum Sanat Atölyesinin katılımcılarının ve hocalarının eserlerini, 2009 sergisinde olduğu gibi, aynı çatı altında bir araya getirdi. Canan Töreli karma sergiye bir büyük boy, iki küçük boy tuvalle katıldı.

Dingin, 2009, tuvale akrilik, 80*80 cm

Isimsiz, 2009, tuvale akrilik, 30*25 cm

Isimsiz, 2009, tuvale akrilik, 30*25 cm

Sergiden genel görünüm

Sanatçı Kadınlar Derneği 2009 SERGİSİ

Sanatçı Kadınlar Derneği’nin 9-15 Şubat tarihleri arasında düzenlenen resim ve heykel sergisi, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Karma sergide, Canan Töreli’nin dört tuvale akrilik tablosu ve iki heykeli yer aldı.

Sergiden genel görünüm

Var olmanın dayanılmaz ağırlığı-4, 2008, Tuvale akrilik , 80*90 cm

Umut, 2008, tuvale akrilik, 80*90 cm


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

ATAOL BEHRAMOĞLU



Ben, 2008, tuvale akrilik, 80*90 cm

Hüzün, 2007, Tuvale akrilik, 80*100 cm

Isimsiz, 2009, terracota

Ermiş, 2009, terracota, yükseklik: 35 cm





Sanatçı kadınların, hocaları Cezmi Orhan'la, grup fotoğrafı.




Resim hocası Cezmi Orhan ve heykel hocası Ali Asgar Çakmakçı ile, tablolarının önünde

FIGURE - non-oh 2009 Sergisi

5-18 Ocak 2009 tarihlerinde, Türk Amerikan Derneği Emin Hekimgil Sanat Galerisinde gerçekleşen Figure-Non-Oh Resim Sergisi, Ankara Kum Sanat grubu katılımcılarını ve değerli hocalarını bir araya getirdi. Canan Töreli, sergiye, Var olmanın dayanılmaz ağırlığı-3 isimli tablosuyla katıldı.

Var olmanın dayanılmaz ağırlığı-3, 2008, tuvale akrilik, 80*90 cm.

Her resmin bir hikâyesi vardır. Bazıları çok güç ve acıdır. Hem paylaşılmak istenirler, hem de gizli tutulmak. Sanatçı içindekileri dışa vurmaya mahkûmdur, seyirciyse bu ikileme mağruz kalmaya… Anlatılan hikâyeyi sezinler gibi olur ama ona asla tamamiyle ulaşamaz. Tatmin olabilmek için ip uçları toplar, tabloya yeni bir anlam kazandırır. Her eserin seyircisi kadar öyküsü de vardır. Ama hakikati sanatçı yüreğinde saklar. Sanat tarihinde kara bir çehre, bir tehlikenin habercisidir. Sinsice pusuya yatmış, bizi sürekli tehditi altinda tutan, nefesini sırtımızda hissettiğimiz kara bir tehlike. Var olmak hafifliğini yitirmiş, bir yük, bir hüzün kaynağına dönüşmüştür. Önemli olan hakikate erişmek değil, o hissi, birkaç saniyeliğine de olsa paylaşabilmektir.

d.e

Kum Sanat Atölyesi'nin kurucusu, hocası ressam Cezmi Orhan ile.

Ressam Nurten Coudrains ile sohbet ederken.

Hocası ressam Zafer Gençaydın tablo hakkındaki izlenimlerini paylaşırken.